Yolda giderken okuduğum bir kaynaktan Hasankeyf'in aynı zamanda "Hısnıkeyf" olarak ta bilindiğini ve anlamının "kaya kale" olduğunu öğreniyorum.
Batman merkezden yaklaşık 40 dakikalık, gelincik tarlarları arasında bir yolculuğun ardından ilk olarak sizi kümbet benzeri bir yapı ve bölgenin çocukları karşılıyor.
Ardından da Dicle nehrinin Batman çayının iki tarafında muhteşem bir batık şehir...
Kayalara oyulmuş konutların (bir nevi mağaraların) görüntüsü nehirle birleşince doyulmaz bir manzara oluşuyor...
Şehrin iki tarafını birbirine bağlayan köprünün zamanla sadece ayakları kalmış.
Hemen etrafımızı bölge çocukları sarıyor ve bölgenin tarihini anlatmak için kendi aralarında yarışıyorlar. 3 dilde anlatabileceklerini söylüyorlar. Türkçe, Kürtçe ve İngilizce. Yalnız ingilizcesini anlatırken durdurursanız baştan başlamak zorunda kalıyorlar. Derken bir tanesi başlıyor anlatmaya;
"Kahramanımız Hasan, padişahın güzel mü güzel kızına aşık olur. Gel zaman git zaman uğraşır ama padişah kızını vermez. Hasanın çok güzel bir atı vardır. Padişah Hasandan kızına karşılık atını ister. Hasan bu teklifi kabul eder. Hasanla padişahın kızı evlendikten sonra sıra gelir atı almaya ama Hasan verir mi atı, vermemiş."Keyif benim değil mi?" demiş ve atlamış atla beraber nehire, intihar etmiş. Olmuş sana "Hasankeyf".
Yerel hikaye bu şekildeymiş ya da bize anlatılanı bu.
Güzel bir bahşişi hakeden rehberimiz Nazlıcan ve kardeşi
Sular altında kalıp yok olmadan mutlaka gidilip görülmesi gereken bir yer. Bölgedeki mevcut bazı sıkıntılara dayanarak gelmeye çekinenler varsa da eğer tavsiyem, çekinilecek hiç bir şeyin olmadığıdır.
Ne yenir?
Nehir etrafındaki birçok yerde alabalık yapan yerler var. Bir deniz ürünleri hastası olarak tatlı su balığı yemek zor gelse de gayet lezzetli bu balıklardan tadabilirsiniz.
Not: Fotoğraflar tamemen şahsıma ait olup, yazılı izinsiz başka yerde kullanılmaları yasaktır. Emeğe saygı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder