13 Eylül 2012 Perşembe

Bizimkisi de macera; İki Devlet memurunun kısa avrupa seyahati

Devlet memuru iki arkadaşın üniversite öğrencisiyken akıllarına koydukları, zaman-para ikilisini ancak 28 yaşında bir araya getirdikten sonra giriştikleri, interrailimsi kısa maceralarını aktarmaya çalışacağım bu ve bundan sonraki yazılarımda....

Yola çıktığımız ilk günü anlatarak başlamak hata olmaz bu bağlamda...

interrail bilet kapağı (biraz harap oldu tabi)
Araştırmalarını günlerce yaptığımız ve günlerce planladığımız yolculuğumuza çıkmak için, birimiz Siirt birimiz Bitlis'ten hareketle güzel İzmir'imizde buluştuk... Çantalarımızı hazırlayıp eksiklerimizi giderip ertesi gün soluğu İstanbul'da alacaktık.
sirkeci garı
Hem bir miktar daha fazla macera hem de bir miktar daha hesaplı olsun diye aldığımız "22 gün içinde 10 gün global pass" interrail biletlerimizi sonuna kadar kullanabilmek amacıyla Atatürk hava limanına iner inmez sirkeci garına gidip, kapıkule sınır kapısına kadar ulaşımımızı sağlayacağımız biletilerimizi aldık. Sağolsun garın uluslararası gişesindeki memur abi, elinden gelen zorluğu çıkarttı. Utanmasa biletlerimizi geçerli saymayacak. Yeri gelmişken unutmayalım interrail biletiniz satın aldığınız ülkede geçerli değil, o yüzden sirkeci-kapıkule arası yolculuk için ekstra bilet alıyorsunuz.Sirkeci'den kapıkule'ye tren raylarında bakım çalışmaları olduğundan bu bölümdeki yolculuğumuz otobüsle gerçekleşecekti ve otobüs saati olan 23.00' e kadar İstanbul'da Sirkeci'ye yakın çevrede geçirmeyi planladık.


Sirkeci, Sultanahmet, Bayezid, Karaköy ve Haliç etrafında gezerek vaktimizi değerlendirmeye başladık. Son yıllarda, yaz aylarında İstanbul'un bu bölgesini gezmediğimden belki de, bu kadar yabancı turisti burada görünce şaşırdım birden. Bir ara benden fotoğrafını çekmem için yaklaşan bir adamın, "en sonunda Türk bulabildim" cümlesi etraftaki durumu yeterince açıklıyordu zaten. Ayrıca Fatih belediyesinin "ask me" tişörtlü gönüllü turist rehberleri hizmetini ok beğendiğimi de söylemden geçemeyeceğim.

Öyle böyle derken otobüs saatimiz yaklaşınca otobüsümüze geçtik. 2 otobüs hazırlanmıştı yolcuları sınır kapsına götürmek için. Bizim otobüste etrafı incelediğimde bizden başka Türk'ün olmadığını görmek değişik bir ayrıntıydı. Yanımda oturan Finlandiya'lı arkadaşla tanışarak yolculuğun ilk arkadaşını edindim. Mike avrupa yolculuğuna İstanbul'dan başlamış bir üniversite öğrencisiydi. 4-5 gündür İstanbul'u geziyormuş, buradan Sofya'ya sonrada Atina'ya geçecekmiş. Otobüs hareket edince Mike'in ilk hareketi kemerini bağlamak oldu. Hayatımda ilk defa bir insanı otobüste kemer bağlarken gördüm.

mecburi piknik


Daha yola çıkalı 1 saat olamamıştı ki, yolculuğumuzun belki de en şaşırtıcı, en komik olayı gerçekleşti. İlk başta arıza nedeniyle sağa yanaştığımız otobüste benzin bitmişti! Evet benzinimiz bitti. Şoför yola yetersiz benzinle çıkmıştı. Bir süre sonra otobüsteki herkes ne olduğunu anlamak için otobüsten aşağıya indi. Şoför ve ekibi ingilizce bilmediği için yabancı turistlere herhangi bir açıklama yapılmadı tabi ki. Turistler şaşkın halde kendi aralarından konuşuyor bir sağa bir sola bakıyorlardı. Bir iki yolucunun İngilizce bilen Türk aramalarına en sonunda kayıtsız kalamayıp, diğer yolculara durumu açıkladım. Herkes şaşkınlık içine kalmıştı tabi. Yolcuların ilk sorduğu çözümün ne olacağı idi. Ama sağolsun otobüs ekibinin net bir çözümü yoktu. Benzin alabilme umuduyla, yoldan geçen araçlara el, kol hareketleri yapıyorlardı. Çaresizliğimiz içler acısı bir hal almaya başlıyordu.




gasolina boys
Yakınımdaki iki rotterdamlı gezgin  Daddy Yankee'nin "Gasolina" şarkısını söyleyerek oynamaya başladılar bir süre sonra. Durumu eğlenceli hale getirmeye çalışıyorlardı.Gerçekten görülmeye değer komiklikteydiler.

aman petrol canım petrol


Derken bizimle yola çıkan diğer otobüsün şoförüne ulaştı şoför ve diğer otobüs ilk benzinlikten benzin alıp bize getirecekti. Çok şükür bir çözüm üretilmişti. Daha öncede bir kaç yere ve diğer otobüs şoförüne telefonla ulaştılarsa da, neden bilmiyorum çözüm üretilmemişti. Ne kadar saat sonra geldi bilmiyorum ama en sonunda benzinimiz geldi ver yola devam edebildik.



Sabaha karşı saat 04:00'te olan trenimiz için yaklaşık bir yarım saat önce Kapıkule sınır kapısına ulaştık. 15 tl olan çıkış harcını yatırdıktan sonra pasaport kontrolü için sıraya girdik. Ülke çıkış damgamızı aldıktan sonra artık trene geçebilirdik.

kapıkule-sofya treni
kapıkule-sofya trenideki normal vagon

İlk durağımız Sofya olacaktı bu trenle, daha sonra Sofya'dan Belgrad'a aktarma yapacaktık. İlk trenimiz bizim ülkedeki iller arası en eski trenlerden farksızdı. Oturduğumuz koltukların nasıl kuşet haline geleceğini çözmeye çalışırken, kondüktör yardımıyla öğrendik ki yanlış vagondayız. Neyse ki onun yardımıyla yataklı vagonları bulduk. Yataklı vagonlar sağda ve solda 3'er ranza içeriyordu. Benim gibi daha önce 1 kere trene binmiş biri olarak ilk defa yataklı vagon görüyordum. Merak edenler olabilir yataklı vagonda temiz çarşaf yastık kılıfı veriyor kondüktör.  Beraberimizde 3 Danimarka'lı kız, bir Yeni Zellanda'lı erkekle yolculuğumuz başlamıştı.Vira bismillah....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder